İlk bilgisayarım Amstrad CPC 464 'ün klavuz kitabı daha okumayı bile bilmediğim yıllarda dahi benden çok çekmiştir. İçerisinde oyunların nasıl yapıldığına dair sırların saklı olduğunu düşünüyordum. (Aslında aynen öyleymiş
) Ancak ne yazık ki, ortaokul yıllarımda taşındığımızda bu önemli kaynağı kaybetmiştim. Annem 'in söylediğine göre hazırladığı kolilerden biri eşyaları taşıyan işçiler tarafından çalınmış ve o da içerisindeymiş.
Aradan yıllar geçti. 2011-2012 falan yanlış hatırlamıyorsam. Pazarda gezerken çoğunlukla sarı programlama kitaplarının sırıttığı bir yığın gördüm. Arada ön ve arka kapağı olmayan bir kitap dikkatimi çekti. Amstrad CPC manual'ını görür görmez tanıdım tabi
Sayfaları yırtılmış üzerine bir takım yazılar yazılmış kötü bir durumdaydı. İlginç olan ise bazı sayfaların bana fazlasıyla tanıdık gelmesiydi. CPC Manual'ı bulmanın ilk anda gözüme çarpandan daha büyük bir tesadüf olduğunu ise "Syntax Error" 'ı tanımlayan sayfayı çevirince anladım.
6-7 yaşlarında, yazı yazmayı bile yeni öğrenmiş olmasına rağmen, tanımın üzerine koca bir çarpı koyup "yannış" diye not alabilecek kadar cüretkar, egolu ve bunu yaparken de kelimeyi yanlış yazacak kadar şapşal olabilmek tam benlik birşeydi
Sonraki sayfaları çevirdiğimde ise kesin olarak emin oldum. Bu benim taşınırken kaybettiğim CPC 464 - User Instructions kitabıydı
Resmen kendi instructions kitabım yıllar sonra pazarda karşıma çıktı!
Şöyle bir bakınca, benim için sözlükten bakabildiğim kadarıyla tek tük kelimelerden ibaret olan bir dilde bilgisayarı öğrenmeye çalışmanın acısını resmen kitaptan çıkarmışım. Save kısmına yazdığım "KASETE BAS" uyarısını (Kasetin nesine? Hangi düğme?) yıllar sonra görünce çok güldüm
"goto" komutu ile ilgili yazdıklarımdan ise yine resmen çok bilmişlik fışkırıyor.
"Bu zaten git demek" !!! (Yapma ya?
) İyi yine 10. satıra tekrar tekrar gittiğini anlayabilmişim
Son olarak CPC464 'ün teknik çizimlerine pek iyi davrandığım söylenemez. Oturup sanatsal bir çalışma yapmaya karar vermişim.
Komşular arasında küçük bir bilgisayar dehası gibi görülür ve evde bilgisayarı olan her komşu tarafından misafir edilip, onlara değişik birşeyler gösterebilmem beklenirdi. Tabi en fazla ellerindeki kasetlerden falan oyun yüklemeyi becerebiliyordum. Neyse ki, kendi çocukları çoğunlukla onu da yapamıyorlardı ki mahalle de namımız yürüdü
Annemin "Bizim oğlan çok zeki valla. Bu yaşta bilgisayar programlama öğreniyor." diyerek bu kitaba aldığım notları gururla komşulara gösterdiğini hiç unutmuyorum.
Biri de çıkıp dese, "Yıldız hanım, senin oğlanın kırmızı boyası varmış, yeşil boyası varmış, mavi boyası da varmış. O kadar zekiydi madem, CPC 464 logosunu niye Mavi-Kırmızı-Siyah boyamış?"
Mahalledeki karizmam bitiverirdi valla