Çizim değil ama, tasarım olarak (3d ve illüstrasyon hariç) 11 senedir reklam sektörü (dijital) içerisinde "kitabına göre" iş yapmaya çalışan biri olarak aşağıdakileri yorumlamaya çalışayım...
Bir ara kitap resimleyeyim dedim. Zevkli iş. Keyif de alıyorum. Özene bezene çizdim boyadım. Güzel de olduğunu düşünüyorum.
Götürdüğüm yayınevi utanmadan sıkılmadan bir A4 kompozisyon çizime 40 TL önerdi. Beynimden vurulmuşa döndüm.
Hemen karalar bağlamamak lazım, bu ve bu gibi durumlar bizlere her zaman tecrübe olarak geri dönecektir, iş hayatında müşteriye karşı "DURUŞ" çok önemli bir şey. ilk başlarda hepimizin şevkini kıracak şeyler olmuştur, ama yılmamak pes etmemek lazım. Okey deyip arkanızı dönüp gidebilirsiniz çok rahat bir şekilde, ve önce iş sonra fiyat değil, tam tersi önce fiyat sonra iş olmalı...
Animasyonlarını yaptığım bir onurlu milletvekili arkadaştan ödememi alamadım. Halen alamıyorum.
Bu da sizin için başka bir tecrübe olmuştur umarım, yukarıda bold olarak işaretlediğim yere dikkat etmenizi rica ederim. İş ile arkadaşlığı ayırmazsanız, sözleşmesiz iş yaparsanız, bahsettiğiniz sonuç kaçınılmaz olur ve boşa çalışmış olursunuz.
Hadi dedim reklam piyasasına dalayım. Bir iş geliyor, 4. ajanstan bana ulaşmış. Bütçe kuşa dönmüş. gene de yapıyorsun. Sonunda ödemeyi 1-2 ay içerisinde alabilirsen ne ala.
O kadar çok verebileceğim ve bire bir yaşadığım örnekler var ki. Anlatsam sayfalar dolusu yazmam lazım.
Hem de çalıştığım müşteriler arasında bankalar otomobil firmaları vs vs gibi üst düzey markalar var.
Biz işe başladığımızdan beri, reklam ajansı olsak bile tüm işler neredeyse bizlere ajanslardan gelir. Çoğu zaman ajansların tedarikçileri olarak işler yaparız, Onlar bu işleri outsource ederler çünkü. Sebebi de şu; medya planlama ajansı bütçeyi ayarlar, ana reklam ajansı konsepti oluşturur, geri kalan tüm uyarlamalar (dijital, basılı, sosyal medya) dışarıdaki tedarikçilerle çözülür. Ama arada 4 ajans olması asla bütçenin kuşa dönmesini etkilemez. Bizim de başımıza böyle durumlar çok geldi, ama bir yerden sonra eğer işinizi düzgün, hızlı yapıyorsanız, artık tercih edilen kişiler/firmalar olmaya başlıyorsunuz.
Ancak; 1-2 sene sonra da hala aynı şeylerden şikayet ediyor iseniz;
ya yaptığınız işlerde bir sorun var,
ya müşteri ile iletişiminizde bir sorun var,
ya da müşteri sizin paraya ihtiyacınız olduğunu farkedip, çeşitli manipulasyonlar ile (fiyat kırma, referans olma vb) sizi bu işi yapmaya mecbur ediyor. Burada da yukarıda bahsetmiş olduğum DURUŞ meselesi devreye giriyor.
Ama zihniyet deseniz hep aynı. Değişmiyor. Az paraya çok iş yaptırmak.
Müşteri her zaman aynıdır, "cebimden ne kadar az para çıkarsa o kadar iyidir" mantığını benimsemiştir.
"Ben sade gazoz istiyorum, ama içerisinde aroma olarak limon da olsun, vişne de olsun, elma da olsun" der. Ama bütçem 100 TL (örnek), kuruş yukarısı olmaz der. Halbuki istemiş olduğu şeyin olması gereken fiyatı 400 TL'dir, ve siz o işi günün sonunda 400 TL'ye satabiliyor olmalısınız, eğer satamıyorsanız mutlaka bir problem var demektir. (Her zaman satamayabilirsiniz, ama belirli bir süre sonunda mutlaka yapabiliyor olmalısınız)
Bu genel bir sorun ama ticaretin de bir kuralı gibi bir şey. Kendinizi müşterinin yerine koyabilirsiniz. Sizin firmanız olsa, iş yaptırırken cebinizden ne kadar az para çıkarsa o kadar iyidir ve zarar etmemiş olursunuz..
Tabii burada devreye farklı parametreler de giriyor (vergi, freelance, vb.) onları da doğru bir şekilde analiz ederek bundan sonraki yol haritanızı belirleyebileceğinizi düşünüyorum.
Ha şöyle, çok afedersiniz insanlar haysiyetiyle şerefiyle iş yapmaya başlar herkes işini layıkıyla yerine getirirse ben de hak ettiğim, hakkım olan parayı kazanırsam hobilerime daha çok para ve zaman ayırırım.
Bu kısımda ise, biraz bizlerde de hata var.. Bizlerin, istenen işi doğru bir şekilde ve yaptığımız şeyi küçümsemeden anlatmamız gerekiyor. Bir örnek vermeye çalışayım..
Arkadaşımız olan ama bizden bir iş istediği için müşteri pozisyonuna geçen biri "bana bir logo, web sitesi/animasyon" lazım dediğinde eğer biz ona fiyat konuşmadan, sözleşmeden bahsetmeden "tamam abi ya, hallederiz, 5 dakikalık iş" veya "hiç sorun değil, elim hızlıdır, 1 günde çıkartırız istediğinizi" dersek, otomatik olarak kendi yaptığımız işi değersiz görürüz ve onlara bu şekilde konuşmaları/davranmaları için zemin hazırlamış oluruz.