Bence bir fikri hayata geçirmek ve toplumun yararına sunmak o fikri düşünmekten çok daha önemli.
Pek fazla bilinmeyen bir hikâye aklıma geldi.
Bir gün, James adında İskoçya'lı "zihni-sinir" adamın birinin aklına garip bir fikir gelmiş. James bu fikri hayata geçirebilmek için elindeki varını yoğunu pek de düşünmeden harcamış, ve küçük bir prototip yapmış.
James bu prototipin çok önemli bir icat olabileceğini düşünmüş. İnsanlara göstermeye ve anlatmaya başlamış. İnsanlar James'e gülmüşler dalga geçmişler, "
koca adamsın oyuncaklarla mı oynuyorsun" demişler. James aylarca üretimhaneleri, atölyeleri dolaştıktan sonra bıkmış usanmış, bezmiş, pes etmiş.
Bir kişi dışında hiç kimse James'i ciddiye almamış.
Bir gün, James ekiden tanıdığı yahudi bir arkadaşı ile sohbet ederken başından geçenleri anlatmış. Arkadaşı, bir oyuncağa bakmış, bir James'e bakmış, aslında teknik konulardan pek anlayan birisi de değilmiş. "
Tamam" demiş, "
ben senin icadını satarım" "
ama komisyonumu da alırım." James umutsuz bir şekilde, sessizce "
Ne istersen onu yap." gibisinden başını sallamış.
James'in yaptığı bu oyuncak; içi su dolu bir metal haznenin içindeki su kaynayınca ortaya çıkan buharın gücü ile metal su haznesini döndürebiliyormuş.
Bizler tarih derslerinde Yeni Çağ'dan Yakın Çağ'a geçiş için 1789 Fransız İhtilali'ni öğreniriz. Ama dünyanın birçok okulunda, tarih dersinde öğrenciler, Yeni Çağ'dan Yakın Çağ'a geçiş için, buhar makinasının icadını, ve bu sayede sanayide insan kas gücünün yerini makinaların almasını (Sanayi Devrimi'ni) öğrenirler.
"
Peki bu, tarihi değiştiren James Watt'ın yahudi arkadaşı kimmiş?" diye merak edenler; onu da siz araştırıp bulun.