Yiğit Karabağ gerçekten takdiri hakediyor ama hakettiği ilgiyi gördüğünü düşünmüyorum. Sadece müzikal anlamda değil, sadece bizim çocukluğumuzu ve şimdiki hislerimizi konu ettiğinden de değil, her şeyi baştan sona kendisi yapacak kadar yaratıcı ve becerikli olduğundan dolayı bizim gibi retro tutkunları dışında bile tanınmalı bence. Zaten üretimleri tamamen retro bilgisayar tutkusunu konu almıyor, albümlerinde -bana göre- pek çok yerli gruptan daha kaliteli işler var. Soundcloud kanalını bir inceleyin.
Bildiğim kadarıyla şarkılarının sözlerini kendisi yazıyor, müziğini kendisi besteliyor, enstrümanları kendisi çalıp üstüne de mix işlerini yapıyor. Sadece müzikal anlamda değil, yazarlığı da bence çok güçlü. Şarkılarında uzun uzun ifade edilebilecek hisleri birkaç satırda anlatabiliyor ve aslında hepimizin yaşayıp zaman içinde unuttuğu çocuksu hisleri içinde taptaze saklayabiliyor. Mesela Murat abi şarkısını dinlediğimde bilgisayarcıların önünde oturduğum güneşli günler aklıma geliyor, komodor balonu'nu dinlediğimde ilkokul aşklarımı hatırlıyorum, camdan atılan teknoloji harikaları'nı dinlediğimde evdekilerin Goldenaxe sesleri yüzünden çıldırdıkları zamanları hatırlıyorum ve daha neler neler...
Yıllardır telefonum ve portatif mp3çalarımda sabit yeri vardır, sahilde takılırken, yürüyüş yaparken, bisiklete binerken veya parkta dinlenirken müziğini keyifle dinliyorum. Hatta bir gün sahilde martının biri resmen müziği yakından dinlemek için dibime kadar girdi, ben de o anları videoya çekip Yiğit'e gönderdim. "Dinozorlar ve martılar için müzik yapmanın dinleyici kitlesi açısından pek parlak görünmediğini" ifade etti ama sevindiğini de ekledi
Yani olumlu özelliklerine yüksek mizah duygusu da dahil. Dubai'ye gittiğimde maalesef denk getirip görüşemedik, ben zaten iş için gitmiştim kendisi de başka bir ülkedeydi ama bir gün karşılıklı sohbet etmeyi çok istediğim ender insanlardandır.