Lütfen bana kızmayın ama oldum olası atari salonlarında oyunlara ve karakterlere takılan isimlere kıl olmuşumdur. Aynı şekilde oyunların ara sahnelerinin de tuş dövülerek hızla geçilmesine de. Oyunun kendisine saygısızlık, ya da bilerek ve isteyerek öğrenmeme çabası gelmiştir bana hep, ne bileyim. Her neyse, yıl yanlış hatırlamıyorsam 2001 olsa gerek. Bursa'da hafta sonları birkaç jeton alıp takıldığım, son demlerini yaşayan bir atari salonu vardı. Ben de
King of Fighters 99 makinesini boş görünce jeton attım ve oynamaya başladım.
Tabi bu yalnızlığım uzun sürmedi ve kısa süre sonra hemen yanıma birisi girdi. Bilirsiniz, salonlarda racon nedense böyle işler, hayatta tek başınıza oyun oynayamazsınız. Zaten tipten belli, at hırsızı kılıklı buranın müdavimi bir tip. Neyse, karakterleri seçtik ve karakterlerin sırasını seçtiğimiz ekrana geldik. Oynayan arkadaşlar bilirler, KoF99'da takım için 3 kişiyi seçip bir kişiyi de striker yaparsınız. Fakat baktım bu eleman o ekranda tuşları dövüyor, belli ki ekranda yazan A-B-C-D butonlarının ne anlama geldiğini bilmiyor. Bir de üzerine beni gıcık edecek şekilde dövüş öncesi ekranlarını da geçince tamam dedim, yerim ben bu herifi.
Dövüşümüz kıran kırana geçiyor fakat ben bir adım öndeyim. Neden bir adım öndeyim, çünkü ne zaman beni sıkıştıracak olsa
Büyük Yumruk + Küçük Tekme kombinasyonuna basarak çağırıyorum striker'ı, bölüyorum kombosunu ve bu da deli oluyor tabi. Zira adam bilmiyor bu kombinasyonu, sanıyor ki bu striker'lar rastgele geliyor. Nihayetinde maç benim üstünlüğümde sona erince de bildiğin sinirden haykırıyor:
"YAN SENİN ADAMIN HABİRE GELİY, BENİMKİSİ BİR TÜRLÜ GELMİY!!!" (Bunu bir de İbrahim Tatlıses gibi söylediğini düşünün).
"Ya işte" diyorum içimden, o tuş döve döve geçtiğin ekranları bir kez bile okumaya çalışsaydın belki sen de kazanabilirdin...