İsmim Onur, bu mesajı Sayın @AmigaEsref yönlendirmesi ile açtım. 39 yaşında bir akademisyenim, Ankara'da doğdum, büyüdüm ancak Kütahya'da yaşıyorum. Öğretim üyesiyim, öğrencilerim var, derslerim var ve içinde bulunduğumuz Covid-19 sürecinde gereğinden fazla yoğun bir biçimde işimi yapmaya çalışıyorum. Taktir edersiniz ki uzaktan eğitim sistemi, yüz yüze eğitim gibi olmuyor ve bu durum da daha fazla zaman harcamamıza neden oluyor.
1980'ler ve 1990'lar dendiği zaman sanki Alice in Wonderland gibi bir hayal dünyası geliyor gözlerimin önüne. Ankara'daki Fantasyland, Atakule'de Dreamland ve adını hatırlamadığım İzmir Caddesi'ndeki atari salonu bir de Mithatpaşa Caddesi'ndeki salon vb. gibi yerlerde geçirdiğim zamanlar hiç çıkmaz aklımdan ve ben böyle bir forumun varlığından haberdar olmadan hem eski makinelerimi sakladım, hem de bulduklarımı edindim bugüne kadar. Koleksiyon seviyesinde bir birikimim yok tabi ki ama Commodore 64'üm, eğer örümcekler yemediyse Ankara'da çatı katında hala durur. Nintendo Game Boy da duruyor ve çalışıyor (Ne pil yerdi ya rabbim). PS1'im de duruyor ama Resident Evil 2 Nemesis oyununu bir türlü bulamadım. Yani buldum da CD belli bir noktadan sonra hata veriyor, oyun kapanıyor. NYC'de bulunduğum süreçte orijinal bir CD bulmuştum ama herif $32 + tax isteyince almadım.
Öte yandan başka nelerim var? Yani çok var ama Ankara'da kaldı hep, anımsayamıyorum net olarak. Sıra dışı bir DataBank'ım var. Hollanda sefaretinde görevli bir diplomat hediye etmişti. Soketli oyun makinem de duruyor ama çalışıyor mu bilmiyorum. Hani şu tabancalı olanından... Ördek vurmaya çalışırdık falan.
Farklı bir boyutta da pinball ilgim ayrı yerde duruyor 90'lı yıllardan. Street Fighter'dan pek haz edemezdim ama pinball iyi becerirdim. Ne de olsa olay reflekslerde bitiyor. Bakınız lütfen, alakasız gibi görünse de şuraya bir tıklamanızı istirham edeceğim.
https://www.modernpinballnyc.com/ Evet bu salonun beni asıl geliştiren yer olduğunu söyleyebilirim çünkü içerisi onlarca pinball ile dolu, günlük ve aylık üyelikleri var, sınırsız, geberip çatlayana kadar oynayabiliyorsunuz, keşke ülkemizde de olsa böyle girişimler. En azından bu salona girdiğimde kendimi İlber Ortaylı hocanın önündeymişim gibi saygı duyup el pençe divan şekilde makinelere bakarken bulurdum. Sonra gelip yardım ederdi görevli herif vs derken iyice öğreniyorsunuz tabi. Zira öyle iki tane düğmeye basıp durmakla oynanmıyormuş Pinball meğersem. Bu salonun turnuvaları oluyor, etkinlikleri oluyor falan filan.
Bu siteye Sayın Yavuz bey sayesinde ulaştım. Kendisi hakkında hiç bir bilgim bulunmamakla birlikte, Elvira pinball ile ilgili baş yapıtı beni cesaretlendirdi. Stern, Williams ya da Bally halen üretim yapıyor mu bilmiyorum ama o yazıyı okumasalar iyi olur. Koskoca üreticiler ürün satamaz bence çünkü tüm detayları gayet sade ve güzel anlatmış. Ellerine sağlık ve şimdilerde ben de 1983 yapımı Bally marka bir pinball buldum ancak doğal olarak elden geçmesi gerekiyor. Yapabileceğimi sanmıyorum, o kadar teknik bilgim ve donanımım da yok, doğal olarak da alıp almamakta tereddütlüyüm. Tesadüf mü tevafuk mu bilmem ama benim bulduğum pinball da Kocaeli'nde... Orijinalliği pek kalmamış, tamirci usta kafasına göre eklemiş çıkarmış falan.
Başka pinballlar da buldum ama saçmalama derecesinde ütoptik fiyatlar istiyorlar. Yatırım işlemlerinden (Bitcoin hariç) iyi anlayan bir insan olaraktan yaptığım pazar araştırması sürecinde aynı ürünü satmaya çalışan 3 kişi bile gördü bu gözler. Hakikaten enteresan bir durum ancak çok da üstüne gitmedim. Hepsinin ortak noktası aşırı yüksek fiyat talep etmeleri ve birbirlerinden ayrıldıkları nokta da fiyatları arasında TRY 500-TRY 1500 gibi farklılıkların olması. Pek güvende hissettiğimi söyleyemem 40 yaşında makinelere biçilen bu enteresan fiyattan dolayı. Yani İstanbul'un şu yeni havaalanında bir buçuk yıl önce 500ml suyu 8 liraya satıyorlardı. Bu heriflerin 40 yaşında pinball için istediği fiyat ondan bile saçma.
Sonrasında şu arkadaşlar var bakınız lütfen, hepsi okumuş etmiş çocuklar, ehiller ama pek gençler henüz, insanı gene finansal olarak zorlayacakları 500 kilometreden belli >>
https://www.thepinballcompany.com/meet-the-team/ ) "Ah kıyamam size be yavrucuklar... Ben nasıl izah edeyim size şimdi USD/TRY paritesini de pazarlık edeyim?" diye düşünerekten hiç rahatsız etmedim, mutlu mesut devam etsinler işlerine diye. Doktora yaptığım süreçte, bir araştırma ile ilgili kavramsal çerçeve için kaynak bakınırken, (kulakları çınlasın) hocam ile aramızdaki diyaloğu aynen aktarıyorum;
Ben: Hocam bu konu ile ilgili kaynak yok.
Hocam: Bok yok! Gidip bulursam geçirmem yeterlik sınavından haberin olsun.
Ben: İyi hocam bakayım tekrar ama bulamıyorum.
Hocam: Nereye baktın?
Ben: Bik bik bik kütüphanelerinin hepsini taradım.
Hocam: Bakmaman gereken her yere bakmışsın çocuk. Cevherler viranelerde bulunur, gidip AVM'den cevher bakarsan hem kazıklanırsın hem de istediğin gibisini bulamazsın.
Evet olay bu şekilde cereyan etti ve ben atlayıp trene Ankara'dan, İstanbul Kadıköy'deki tüm sahafları gezerek Fransızca bir kaynaktan buldum bir de TCMB'nin inanılmaz bir kütüphanesi varmış, oradan da bulmuştum. Evet evet aranızda olmadık tuhaf bilgileri içeren kaynak ihtiyacı olan olursa, TCMB'nin süpersonik bir kütüphanesi var orda Ulus'ta 11. katta duruyor ve bomboş. Kısacası hocam haklı çıktı ve işte bu kıssadan hareketle bu cihazları da bulabilmek için viranelere gitmek gerekiyor. sahibinden.com'da filan pek mümkün değil ya da durum yukarıda arz ettiğim şekilde
Sanırım konuyu biraz dağıttım ben, @AmigaEsref "Kendini anlat" demişti, ben gereğinden fazlasını yazdım. Güzel insanlar, sizleri sıktıysam af ola lütfen. Hani bir laf var, "Adım Hıdır, işim budur." şeklinde ama sanırım benim ismim ünlü uyumuna göre bu lafa daha uygun, "Adım Onur, işim budur ve öz ve özet haliyle burada bulunma nedenim de budur. Umarım daha keyifli konularda bir araya geliriz, herkese huzurlu sağlıklı günler dilerim.